Özellikle Eskişehir-Sivrihisar bölgesindeki rezervlerin büyüklüğü, Türkiye'nin dünya enerji dengelerini değiştirecek potansiyele sahip olduğu yönündeki iddiaları güçlendiriyor. Ancak bu devasa potansiyele rağmen toryumun nükleer enerji üretiminde kullanılamaması, kamuoyunda "Türkiye'nin önü uluslararası güçler tarafından kasıtlı olarak kesiliyor" iddialarının yayılmasına yol açtı.
Türkiye Neden Toryumunu Çıkaramıyor: Gizli Güçler mi Engelliyor?
Toryum, uranyumun aksine, doğada daha bol bulunan ve daha güvenli nükleer reaktörlerde kullanılma potansiyeli olan bir elementtir. Türkiye'nin, bazı kaynaklara göre dünya toryum rezervlerinin önemli bir bölümüne sahip olduğu iddia ediliyor. Enerji uzmanları ve akademisyenler, bu rezervlerin doğru teknolojiyle işlenmesi durumunda Türkiye’nin enerji bağımsızlığını ilan edebileceğini belirtiyor.
Ancak, toryumun ticari olarak kullanılabileceği akışkan tuz reaktörleri (MSR) teknolojisi henüz tam anlamıyla yaygınlaşmadı. Mevcut nükleer santrallerin çoğu uranyum bazlı çalışıyor. Bu teknolojik bariyer, Türkiye’deki komplo teorilerinin ana dayanağı haline gelmiştir. Kamuoyunda dolaşan yaygın inanca göre:
-
Uluslararası Baskı: Uranyum ticaretine ve mevcut nükleer teknolojiye hakim olan küresel güçler, toryum teknolojisinin önünü kesmek ve Türkiye gibi rezerv sahibi ülkelerin güçlenmesini engellemek için kulis yapıyor.
-
Lobi Faaliyetleri: Türkiye'nin toryum odaklı nükleer enerjiye geçişini destekleyecek bilimsel ve siyasi adımlar, bu lobilerin etkisiyle sürekli olarak erteleniyor ya da sabote ediliyor.
-
Teknoloji Engeli: "Türkiye, toryum reaktör teknolojisine sahip olmasın diye uluslararası patentler ve bilgi paylaşımı kasıtlı olarak engelleniyor" iddiası sıklıkla dile getiriliyor.
Toryum rezervlerinin çok yüksek olmasına rağmen, toryum tek başına parçalanabilir bir element değildir; enerji üretimi için uranyum ile birlikte bir reaktörde kullanılması gerekir. Prof. Dr. Ahmet Bayülken gibi isimler, Türkiye'nin toryumunu işleyebilmesi için ileri işleme tesisi ve nükleer teknolojiye yönelik ciddi bir ulusal yatırımın şart olduğunu dile getirdi.
Hızlandırıcı Temelli Reaktörler ve Gelecek Vizyonu
Teorilerin aksine, uluslararası alanda toryum reaktörü teknolojisi konusunda önemli ilerlemeler kaydediliyor. Çin ve Hindistan gibi ülkeler pilot bazda toryum reaktör denemelerine başladı. Bu yeni nesil reaktörler, nükleer atık miktarını ciddi ölçüde azaltma ve Çernobil benzeri bir felaket riskini sıfıra indirme potansiyeli taşıyor.
Türkiye'nin nükleer enerji konusunda attığı adımların, uzun vadede toryum potansiyeline yönelmesi gerektiği yönünde çağrılar yapılıyor. Akademisyenler, toryumun enerjiye dönüştürülmesi için "hızlandırıcı temelli" reaktörlerin zorunlu olduğunu ve bu alanda yerli teknolojinin geliştirilmesinin birincil hedef olması gerektiğini belirtiyor.
Toryumun getireceği faydalar yüksek sesle dile getirilse de, nükleer enerjinin avantajları ve dezavantajları hakkındaki çelişkili fikirler, kamusal alanda bir güven bunalımı yaratıyor. Türkiye'nin mevcut enerji ihtiyacının büyük bir kısmını ithalatla karşıladığı düşünüldüğünde, yerli bir enerji kaynağı olan toryumun geleceği, komplo teorilerinin gölgesinden çıkarak somut bir devlet politikasıyla belirlenmeyi bekliyor.