Casusluk zincirinde kritik isim: Avukat Tuğrulhan Dip
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) yürüttüğü operasyonla, İsrail gizli servisi Mossad’ın Türkiye’de kurduğu casusluk ağında kritik bir isim daha deşifre edildi. İstanbul’da gözaltına alınan Avukat Tuğrulhan Dip’in, “dedektiflik” adı altında yürütülen faaliyetlere aracılık ettiği, kamu kayıtları ve özel bilgileri Mossad’a aktardığı belirlendi.
MİT’in elde ettiği istihbarata göre Dip, Mossad ajanlarıyla bağlantılı olan Serkan Çiçek ve Musa Kuş üzerinden bilgi sızdırdı. Bu süreçte, Türkiye’deki bazı stratejik bilgilere ulaşmaya çalıştığı ve bunları 4 bin dolar karşılığında pazarladığı iddia edildi.
Serkan Çiçek’in kimlik değişimi ve borç krizi
Dosyada öne çıkan bir diğer isim ise asıl adı Muhammet Fatih Keleş olan, sonradan ismini değiştirerek Serkan Çiçek kimliğiyle yeniden sahneye çıkan kişi oldu. İş hayatında yaptığı yüksek borçlanmalar nedeniyle kimlik değiştirip “dedektiflik” faaliyetlerine başlayan Çiçek’in, bu süreçte Musa Kuş ve Tuğrulhan Dip ile yakın temas kurduğu ortaya çıktı.
MİT’in “Metron Faaliyeti” adı verilen operasyonuyla yakalanan Serkan Çiçek’in, Mossad’a aktardığı bilgilerin güvenlik birimlerini hedef aldığı tespit edilmişti. Şimdi bu ağın yeni halkası olarak Avukat Tuğrulhan Dip gözaltına alındı.
Güvenlik çevrelerinde “zincirin çözülüşü” yorumu
Güvenlik kaynakları, Tuğrulhan Dip’in yakalanmasının Türkiye’de Mossad adına yürütülen casusluk ağının çözülmesinde önemli bir adım olduğunu belirtiyor. Özellikle avukatlık kimliği üzerinden “bilgiye erişim” avantajı sağlayan Dip’in, casusluk faaliyetlerinde merkezi bir rol üstlendiği değerlendiriliyor.
Siyasi kulislerde ise bu operasyonun Türkiye’nin istihbarata karşı koyma kabiliyetinin geldiği noktayı gösterdiği konuşuluyor. Analistlere göre, MİT’in son dönemdeki art arda operasyonları, İsrail istihbaratının Türkiye’deki faaliyet alanını daraltırken, yerli casusluk ağlarının da tek tek çökertilmesini sağlıyor.
Yatırımcıların ve küresel çevrelerin dikkatinde
Diplomasi ve güvenlik uzmanları, operasyonun yalnızca iç politikada değil, dış politika ve yatırım ortamı açısından da yankı bulduğunu ifade ediyor. Özellikle Batılı yatırımcıların, “Türkiye’nin ulusal güvenlik alanındaki reflekslerini” yakından izlediği; güçlü bir istihbarat kapasitesinin ekonomik güvenlik açısından da önem taşıdığı yorumları yapılıyor.
