“Dergâh, dergâha benzemiyor; devletle iç içe olmamalı”
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, BaBaLa TV’de katıldığı Mevzular Açık Mikrofon programında tarikatların ve dergâh yapılarınındaki bozulmaya dikkat çekti. Ağıralioğlu, “Dergâh dergâha benzemiyor, derviş dervişe benzemiyor” diyerek, bazı tarikat pratiklerinin mistik kimliklerinin dışına çıkarak devlet içinde etkili bir mecra haline geldiğini savundu. 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan tepkilere işaret eden Ağıralioğlu, pek çok kişinin bu yapıların “devleti istismar ettiği” algısına kapıldığını söyledi.
Konuşmasında “Tarikatların paraya, makama ve mevkiye tamah etmesi”nin toplumsal güveni zedelediğini belirten Ağıralioğlu, devlet mekanizmasının kontrolsüz yükselmeleri engellemesi gerektiğini ifade etti. Dergâh ve devlet işlerinin net ayrılmasının, toplumun dinî kurumlara güvenini yeniden tesis edeceğini vurguladı.
“Mensubiyetle makam verilemez; mensubiyet ödüllendirilemez”
Ağıralioğlu, liyakat ilkesini öne çıkararak “Mensubiyetle yükselemezsin; liyakatle yükselirsin” dedi. Devlet kademelerinde kimsenin aidiyeti üzerinden ayrıcalık sağlanamayacağını savunan lider, atama ve terfilerde objektif, eşitlikçi kriterlerin uygulanmasının zorunlu olduğunu söyledi. Bu yaklaşımın sadece kamu yönetimi meselesi olmadığını; aynı zamanda toplumsal adalet, güven ve milli birlik için de kritik olduğunu belirtti.
Ağıralioğlu, fertlerin inanç özgürlüğüne saygı duyduklarını, ancak bu özgürlüğün kamu gücüyle veya mali çıkarlarla araçsallaştırılamayacağını söyledi. “Devletin ortalama bir hat üzerinde herkese eşit davranabilen bir mekanizmaya dönmesi” gerektiğini dile getirdi.
“Tarikatlar radikalleşmenin önündeki bariyerdi; bozulunca tehlike büyüdü”
Genel Başkan, tarikatların radikal unsurlara karşı koruyucu bir rol oynadığını ancak içerideki yozlaşmanın bu bariyeri zayıflattığını söyledi. Uyuşturucu ve organize suç bağlantılarını işaret eden Ağıralioğlu, KCK/PYD hattının oluşturduğu tehditlerle mücadelede sadece silahların hedef alınmasının yeterli olmadığını; sosyal, ekonomik ve eğitimsel önlemlerin de alınması gerektiğini belirtti. Tarikatların toplumun ulaşamadığı katmanlarda eğitim ve sosyal düzen sağlayabildiğini, ancak bu fonksiyonun suiistimal edilmesinin ciddi bir toplumsal sorun yarattığını kaydetti.
“Din, devlet ve insan üçgeninde yeni bir düzenleme elzem”
Ağıralioğlu, çözüm önerisi olarak üç noktaya vurgu yaptı: dinin korunması, devletin denetimi ve insanın korunması. Müfredatların denetlenmesi, tarikatların ekonomik faaliyetlerinin şeffaflaştırılması ve kamu atamalarında liyakat kriterlerinin zorunlu kılınması gibi somut adımların önemine dikkat çekti. “Dergâhta duran, devlette durmayacak; derviş dervişliğini yapacak” ifadesiyle, inanç ile kamu alanı arasındaki net sınırların gerekliliğini özetledi.





