Lübnan–GKRY Anlaşmasına Türkiye'den Tepki
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında yeniden imzalanan münhasır ekonomik bölge anlaşmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Keçeli, Rum Yönetimi'nin uzun yıllardır Kıbrıslı Türkleri yok sayarak benzer anlaşmalar yaptığına dikkat çekti. Sözcü, 2003’ten bu yana GKRY'nin bölgedeki kıyıdaş ülkelerle tek taraflı sınırlandırma adımları attığını hatırlattı. Bu yaklaşımın adadaki ortak çıkarları hiçe saydığını belirten Keçeli, Türkiye’nin konuyu yalnızca anlaşma çerçevesinde değil, Kıbrıs meselesi bağlamında değerlendirdiğini vurguladı.
2007’deki Anlaşmanın Yeniden İmzalanması Gündemde
Keçeli, Lübnan ile GKRY arasında 2007’de imzalanan ancak yürürlüğe girmeyen anlaşmanın 26 Kasım’da yeniden imzalanmasına değindi. Söz konusu bölgenin, Türkiye’nin BM’ye 2020’de tescil ettirdiği kıta sahanlığının dışında kaldığını belirtti. Buna rağmen Ankara'nın konuyu Kıbrıslı Türklerin hakları açısından yakından takip ettiğini ifade etti. Keçeli, bu tür adımların bölgedeki dengeleri etkilediğini ve Kıbrıs’ın ortak yapısına zarar verdiğini dile getirdi.
Kıbrıslı Türklerin Hakları Hatırlatıldı
Açıklamasında, GKRY'nin Lübnan ve diğer kıyıdaş ülkelerle yapacağı anlaşmaların Kıbrıslı Türklerin haklarını yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Keçeli, bu durumun kabul edilemez olduğunu söyledi. Rum Yönetimi’nin adanın tümünü temsil etme yetkisi bulunmadığının altını çizdi. Keçeli, Kıbrıs Türk halkının doğal kaynaklar üzerindeki eşit haklarının uluslararası hukuk çerçevesinde korunması gerektiğini belirtti. Bölgedeki ülkelerin bu gerçekleri dikkate alarak hareket etmesi gerektiğini ifade etti.
Uluslararası Topluma Çağrı: Tek Taraflı Adımlara Destek Vermeyin
Keçeli, uluslararası topluma çağrıda bulunarak GKRY’nin tek taraflı adımlarına destek verilmemesi gerektiğini söyledi. Bu tür girişimlerin Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını zedelediğini belirterek bölge barışına zarar verebileceğini kaydetti. Sözcü, GKRY’nin ada genelini ilgilendiren tasarruflarda bulunma yetkisinin bulunmadığını bir kez daha hatırlattı. Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının haklarını koruma konusundaki kararlılığının devam ettiğini vurguladı.