“Dünya nüfusunun yarısı ya aç ya da yetersiz besleniyor”

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, küresel iklim krizi, savaşlar ve ekonomik dengesizliklerin dünyada gıda hakkını tehdit eden en ciddi unsurlar haline geldiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) bu yılki temasının “Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı” olduğunu hatırlatan Demir, dünyanın gıda krizinin eşiğinde olduğunu belirtti.

“Dünya Gıda Programı’na göre 1 milyardan fazla insan yatağa aç giriyor. FAO verilerine göre ise 3 milyardan fazla kişi sağlıklı beslenemiyor. Yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 50’si ya aç ya da yetersiz besleniyor. Bu tablo, insanlık için büyük bir çelişkidir çünkü dünya çiftçileri herkesi doyuracak kadar üretim yapıyor.”

“Bugünden alınacak tedbirler gelecekteki gıda güvenliğimizi belirleyecek”

Prof. Dr. Demir, iklim değişikliğinin gıda üretimini tehdit eden en ciddi faktörlerden biri olduğunu vurgulayarak sürdürülebilir tarım politikalarının artık ertelenemeyeceğini ifade etti:

“Küresel iklim değişikliği, kuraklık, hızlı nüfus artışı, göçler, israf ve zoonotik hastalıklar gıda üretimi önündeki en büyük risklerdir. Dünya nüfusunun 2050’de 10 milyara ulaşması, Türkiye’nin de 2040 yılında 100 milyonu aşması bekleniyor. Bugünden alınacak tedbirler gelecekteki gıda güvenliğimizi belirleyecek.”

Demir, iklim krizinin artık yalnızca çevresel değil, kalkınma ve yaşam meselesi haline geldiğini belirtti.

“İklim krizi her geçen yıl daha fazla hissediliyor”

Son yıllarda artan kuraklık, don, dolu ve fırtına gibi olayların tarımsal üretimi ciddi şekilde etkilediğini dile getiren Prof. Dr. Demir, 2025 yılında yaşanan ekstrem hava olaylarının üretimde miktar, nitelik ve kalite kaybına neden olduğunu söyledi.

“Artık tarımsal üretim planlaması yalnızca pazar ihtiyaçlarına göre değil, iklim riskleri göz önünde bulundurularak yapılmalı.” dedi.

“Sürdürülebilir gıda sistemi oluşturmak zorundayız”

Türkiye’nin dünyanın dokuzuncu büyük tarım ürünleri üreticisi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Demir, tarımın ülke ekonomisindeki stratejik rolüne dikkat çekti:

Samsun’da 6.4 Büyüklüğünde Deprem Tatbikatı: Gerçeğini Aratmadı
Samsun’da 6.4 Büyüklüğünde Deprem Tatbikatı: Gerçeğini Aratmadı
İçeriği Görüntüle

“Tarım sektörü ekonomimizin yüzde 6’sını, istihdamın ise yüzde 20’sini oluşturuyor. Ülkemizin hızla kapalı sistem sulamaya geçmesi, akıllı tarım uygulamalarını benimsemesi gerekiyor. Bu dönüşüm yalnızca çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda ekonomik bir gerekliliktir.”

“Gıda güvenliğimizi korumak için bugünden harekete geçmeliyiz”

Konuşmasının sonunda her bireyin ve kurumun ortak sorumluluğuna vurgu yapan Demir, sürdürülebilir gıda sistemlerinin geleceğin temeli olduğunu söyledi:

“Her insanın sağlıklı ve yeterli beslenme hakkı vardır. Kuraklığa dayanıklı tohumlar, damla sulama, agroekoloji ve permakültür gibi yöntemler yaygınlaştırılmalıdır. Kırsal yaşam cazip hale getirilmeli, gençlerin tarıma dönüşü desteklenmelidir. Gıda güvenliğimizi, çiftçilerimizin emeğini ve geleceğimizi korumak için bugünden harekete geçmeliyiz; çünkü yarın çok geç olabilir.”