Gazeteci Fatih Altaylı, "Cumhurbaşkanını tehdit" suçlamasıyla yürütülen bir soruşturma sonucunda tutuklanmış durumdadır. Bu tutukluluğun hemen sonrasında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından bir resmi ihtar yayımlandı.
RTÜK'ten İhtar ve Süre Tanıması
RTÜK, söz konusu kanalın internet üzerinden yayın yapabilmesi için gerekli lisansa sahip olmadığı gerekçesiyle, yayınların durdurulması için 72 saatlik bir süre tanıdı. Kurum tarafından yapılan açıklamada, "Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmeliğin 10’uncu maddesi" çerçevesinde, online platformların lisans başvurusu yapmaları gerektiği ifade edildi. RTÜK, yayın lisansının alınabilmesi için gerekli olan belgeler arasında başvuru dilekçesi, taahhütname ve üç aylık lisans ücretinin peşin olarak ödenmesi gerektiği konusunda da bilgilendirmeler yaptı. Eğer bu işlemler tamamlanırsa, mevcut yayınların devam edebilmesi adına üç ay daha ekstra bir süre tanınabileceği belirtildi.
Lisans Sürecinin Önemi ve Ek Süre Şartları
RTÜK, lisans işlemlerinin tamamlanmaması durumunda, ek üç aylık süre tanınacağı bilgisini de vererek, aynı şartların geçerli olacağını vurguladı. Bu durum, ilgili kanunun ciddiyetini ve tarafların yükümlülüklerini bir kez daha öne çıkardı. Kurumun ihtarında, yayınların durdurulmaması ya da gerekli başvuruların yapılmaması halinde Sulh Ceza Hakimliği aracılığıyla içeriğin kaldırılması ya da erişimin engellenmesi gibi işlemlere başvurulabileceği açıkça ifade edildi. Ayrıca, yasalar gereği başka yaptırımların da uygulanabileceği kaydedildi. Bu durum, RTÜK’ün yayıncılık alanındaki denetim gücünü ve yetkilerini koruma konusundaki kararlılığını göstermektedir.
RTÜK'ün Duyurusunun Arka Planı
RTÜK’ün yayımladığı bu ihtar, aynı zamanda Altaylı’nın tutukluluğundan sonra medya ve yayıncılık sektörü içerisinde yaşanan gelişmelerin dikkatle izlenmekte olduğunu da ortaya koyuyor. İhtara konu olan işlemler, yalnızca bir tek kanal ve gazeteci ile sınırlı olmamakla birlikte, genel olarak tüm yayıncılar için önemli bir örüntü oluşturmaktadır. Bu durum, RTÜK’ün yetki alanı ve medya düzenlemeleri üzerindeki etkisini yeniden gündeme getiriyor. Medya kuruluşlarının yasal çerçevelere riayet etmesi, kamuoyunu bilgilendirmeleri ve etik ilkeler doğrultusunda yayın yapmaları bekleniyor. Sonuç olarak, RTÜK’ün bu adımı, medya özgürlüğü ile denetim arasındaki dengeyi sağlamaya yönelik bir girişim olarak değerlendiriliyor.




