Enerjide Yeni Ortak: ABD
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti, yalnızca diplomatik değil enerji alanında da önemli temaslara sahne oldu. Ziyaret kapsamında başta nükleer enerji ve doğalgaz olmak üzere bir dizi stratejik mutabakat zaptı imzalandı. Bu görüşmeler, Türkiye’nin enerji geleceğinde ABD’nin daha etkin bir aktör haline geleceğine işaret ediyor.
New York’ta düzenlenen 17. Türkiye Yatırım Konferansı çerçevesinde gerçekleşen Enerji Yuvarlak Masa Toplantısına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve enerji bürokrasisi katıldı. ABD’nin önde gelen enerji ve finans şirketleriyle yapılan bu görüşmelerde, yenilenebilir enerji, doğalgaz tedariki ve elektrik iletimi konularında yeni iş birlikleri gündeme geldi.
Doğalgazda 20 Yıllık Anlaşma
BOTAŞ, ABD’li enerji devi Mercuria ile önemli bir anlaşmaya imza attı. Buna göre, Türkiye her yıl yaklaşık 4 milyar metreküp LNG ithal edecek ve bu miktar 20 yılda toplam 70 milyar metreküpe ulaşacak. Anlaşma kapsamında gaz tedariki ağırlıklı olarak kış aylarında ABD’den yapılacak.
Ayrıca BOTAŞ, ABD merkezli bir diğer şirket Woodside ile de 2030 yılından itibaren geçerli olacak 9 yıllık ön mutabakat imzaladı. Bu anlaşma, yılda yaklaşık 5,8 milyar metreküplük LNG tedarikini öngörüyor.
Nükleer İş Birliği Anlaşması
Enerji gündemindeki bir diğer önemli gelişme ise Stratejik Sivil Nükleer İş Birliği Mutabakat Zaptı oldu. 25 Eylül 2025’te Beyaz Saray’da imzalanan bu belge, Türkiye ile ABD arasında sivil nükleer enerji alanında iş birliğini hedefliyor.
Her ne kadar mutabakat zaptı bağlayıcı bir anlaşma olmasa da, enerji çevrelerinde bu gelişme “Akkuyu modelinin ABD versiyonu” olarak yorumlanıyor. Uzmanlara göre, ilerleyen dönemde ABD şirketlerinin Türkiye’de nükleer santral kurma sürecine dahil olması bekleniyor.
“Enerji Politikası Dışa Bağımlı Hale Geliyor”
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Korkmaz, yapılan anlaşmalara eleştirel bir perspektifle yaklaştı. Korkmaz, Türkiye’nin enerji politikasının “küresel enerji tekelleri arasında denge kurma anlayışıyla” şekillendirildiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişte Rusya ile yapılan ‘al ya da öde’ anlaşmaları doğalgaz bağımlılığını artırmıştı. Şimdi bu model okyanus ötesine taşınıyor. Bu durum, yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarının önündeki en büyük engeldir.”
Korkmaz, Türkiye’nin mevcut kurulu gücünün ülke ihtiyaçlarının çok üzerinde olduğunu, buna rağmen fosil kaynaklı santrallerin desteklenmesinin ekonomik ve çevresel riskleri artırdığını vurguladı.
“Yerli Yatırımlar Şart”
EMO Başkanı Korkmaz, enerji bağımsızlığının ancak kamusal yatırımlar ve yerli teknoloji üretimiyle sağlanabileceğini ifade etti:
“Rusya’ya verilen imtiyazların bir benzerinin ABD’ye verilmesi çözüm değildir. Dünya Bankası ve enerji tekelleriyle yapılan bu anlaşmalar, ülkemizin sınırlı enerji bağımsızlığını da riske atıyor. Kamucu bir modele geri dönülmeli, pahalı enerji politikaları terk edilmelidir.”