SAĞLIK

Ebeveynlerin Çaresizliği: Çocuğum Yanımdan Ayrılmıyor!

Toplumda kimi zaman 'şımarıklık', kimi zaman 'aşırı düşkünlük' olarak yorumlanan çocuğun anne-babadan ayrılamama hali, aslında bilimsel bir bozukluğun habercisi olabilir.

Abone Ol

Ayrılık Kaygısı Bozukluğu (AKB). Genel popülasyonun yüzde 5'ini etkileyen ve pandemi sonrası zirveye çıkan bu durum, sadece çocukları değil, çoğu zaman kaygıyı çocuğundan ayrılmakta zorlanan ebeveyni de işaret ediyor.

Yatağına Yatamıyor, Tuvalete Tek Başına Gidemiyor: AKB Belirtileri

Çocuklu evlerde sıklıkla dile getirilen; "Çocuğum peşimden ayrılmıyor," "Okula tek başına gönderemiyorum," veya "Gece ağlama krizleriyle uyanıp bizi görmek istiyor" gibi şikayetler, AKB'nin tipik dışa vurumlarıdır. Bu durum, okul uyum sorunlarından gece korkularına kadar birçok soruna zemin hazırlayabiliyor.

Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Uğur Karabağ uyarılarda bulunuyor: "Çocuğunuz yanınızdan ayrılmakta, tek başına kalmakta zorlanıyor, sizden uzak olduğu durumlarda zihni sizin başınıza olumsuz bir şeyler geleceği düşünceleriyle meşgulse, bununla ilgili olumsuz rüyalar görüyorsa veya ayrı kaldığında mide bulantısı, baş ağrısı gibi bedensel belirtiler baş gösteriyorsa, çocuğunuzda ayrılık kaygısı bozukluğu olabilir."

Kaygının Kaynağı Çocuğun Ötesinde: Ebeveyn Kaygısı

Dr. Karabağ, AKB tanısının teknik olarak çocuğa konulmasına rağmen, durumun ardındaki gerçeğe dikkat çekiyor:

"Tanıyı çocuğa koyuyoruz, fakat genellikle durumun ardında çocuktan ayrılma kaygısı yaşayan bir ebeveyn oluyor."

Uzmanlara göre, bu durumun ortaya çıkmasındaki bir sebep, çocuk için geliştirilen "aşırı koruyucu ve kollayıcı ebeveyn tutumları" olabiliyor. Bu tutumlar, ebeveynin çocuğa duyduğu sevgi ve koruma içgüdüsünün doğal bir yansıması olsa da, çocuğun bireyselleşmesini zorlaştırıyor.

Diğer taraftan, AKB bazen daha karmaşık bir işlev de görebiliyor: Çocuğun, anne-baba arasındaki süregelen bir ilişki probleminde, ebeveynlerden birinin diğerinden uzaklaşabileceği bir "güvenli liman" vazifesi görmesi de kaygıyı tetikleyebiliyor.

Tedavi Tanıya Değil, Çocuğa Özgü Olmalı

AKB, kreş çağında başlayabileceği gibi, ilkokul ve ergenlik döneminde de görülebiliyor; hatta farklı belirtilerle yetişkinlik dönemine dahi taşınabiliyor.

Dr. Uğur Karabağ, tedavi sürecinin önemini vurguluyor: "Süreç, tanı konulduktan sonra çocuğa özgü bireysel yaklaşım ile yönetilmelidir. Her çocuk özeldir ve biriciktir. Bu nedenle yaklaşımımız 'tanıya özgü' değil, 'çocuğa özgü' bir planlama ile yapılmalıdır."

Dr. Karabağ, erken fark edilen ve doğru yöntemlerle desteklenen çocukların büyük bir çoğunluğunun bu kaygıyı aşarak çok daha özgüvenli bir şekilde gelişim yolculuğuna devam edebileceğinin altını çizerek, ebeveynlere profesyonel destek alma çağrısında bulunuyor.