YouTube’un Ekim başında Al-Haq, Al Mezan ve Filistin İnsan Hakları Merkezi gibi önde gelen üç Filistinli insan hakları kuruluşunun kanallarını ve yüzlerce videoyu kaldırması büyük tepki çekti. Kararın, ABD yönetiminin söz konusu kuruluşlara uyguladığı yaptırımların doğrudan sonucu olarak alındığı YouTube tarafından doğrulandı; insan hakları savunucuları ve uluslararası hukukçular ise bunun ifade özgürlüğü ve mağdur seslerinin susturulması anlamına geldiğini savunuyor.
Silinen içerikler hangi iddiaları belgeliyordu?
Kapatılan kanallarda yer alan videolar, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki eylemlerine ilişkin soruşturmalar, saha tanıklıkları ve derinlemesine araştırmaları içeriyordu. Sahneler arasında Gazze’den sağ kurtulan anneleri konu alan belgeseller, Amerikalı bir gazetecinin öldürülmesine ilişkin soruşturma videoları ve Batı Şeria’da ev yıkımlarını gösteren kayıtlar bulunuyordu. The Intercept’in hesaplamalarına göre üç kuruluşun fesihleri toplamda 700’ün üzerinde videonun silinmesine yol açtı.
YouTube ve ABD yaptırımları arasındaki bağ
YouTube (Google), hesap kapatma kararını, Eylül ayında Trump yönetiminin söz konusu Filistinli kuruluşlara uyguladığı yaptırımlara uymak zorunda kalmakla gerekçelendirdi. Şirket sözcüsü Vurguladı: “Google yürürlükteki yaptırım ve ticari uyum yasalarına uymaya kararlıdır.” Ancak insan hakları savunucuları, yaptırımların hesap verebilirlik çalışmalarını engellemeye yönelik bir kampanyanın parçası olduğunu ve bu nedenle platformların hukuku uygularken mağdur sesleri koruması gerektiğini söylüyor.
Savunucuların ve hukukçuların tepkisi
Democracy for the Arab World Now yöneticisi Sarah Leah Whitson, YouTube’un kararını “omurga eksikliği” olarak nitelendirirken, Anayasal Haklar Merkezi avukatlarından Katherine Gallagher ise platformun yaptırımların bilgi akışını kesme amaçlı kullanılmasına zemin hazırladığını belirtti. Filistin İnsan Hakları Merkezi temsilcileri, silme kararının “failleri hesap verebilirlikten koruduğunu” ve Filistinli mağdurların seslerini susturduğunu ifade etti.
Silinen içeriklerin akıbeti ve alternatif barındırma arayışı
Bazı videoların Internet Archive’ın Wayback Machine kayıtlarında veya Facebook ve Vimeo gibi alternatif platformlarda kopyaları bulunuyor; ancak pek çok içeriğin toplu bir dizini yok ve başka yerde erişilebilir durumda görünmüyor. Al-Haq gibi kuruluşlar, ABD merkezli hizmetlerin ötesinde barındırma alternatifleri arayacaklarını açıkladı. İnsan hakları grupları, başka platformlara taşınan içeriğin de benzer baskılara maruz kalabileceği endişesini taşıyor.
Uluslararası hukuk, yaptırımlar ve bilgiye erişim tartışması
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bazı İsrailli liderler hakkında tutuklama kararı vermesinin ardından Trump yönetimi mahkemeye karşı yaptırımlar uygulamaya başladı; bu hamlelerin ardından ABD yönetimiyle uyumlu hareket eden şirketlerin Filistinle ilgili materyalleri nasıl ele aldığı tartışma konusu oldu. Aktivistler, yaptırımların yalnızca kuruluşların mal varlıklarını dondurmakla kalmayıp, aynı zamanda küresel ölçekte bilgi ve belge paylaşımını da caydırdığını savunuyor.
Google/YouTube’un uygulaması, ifade özgürlüğü, hesap verebilirlik ve devlet politikalarının dijital içerik üzerindeki etkisi bağlamında geniş bir kaygı dalgası yarattı. Savunucuların uyarısı şu: bugün Filistinli hak örgütleri hedef alınıyorsa, yarın benzer sansür uygulamaları başka alanlara da yayılabilir.