Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde devletin en güçlü isimlerinden biri olan Mehmed Talat Paşa, 1917-1918 yılları arasında Sadrazam (başbakan) olarak görev yaptı. Aynı zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üç önemli liderinden biriydi. Ancak Talat Paşa'nın ismi bugün hâlâ Türkiye’de ve dünyada yoğun tartışmaların merkezinde yer alıyor. Kimi çevreler onu vatansever bir lider, kimileri ise Ermeni Soykırımı’nın mimarı olarak tanımlıyor.
Türk Resmî Tarihi ve Milliyetçi Yaklaşım: “Devleti Kurtaran Lider”
Türkiye’de uzun yıllar boyunca okutulan resmi tarih anlayışına göre Talat Paşa, Osmanlı’nın parçalanmasını önlemek ve Türk milletinin varlığını korumak için görev yapan bir devlet adamıydı. Bu yaklaşıma göre:
Ermeni Tehciri, savaş koşulları içinde alınmış zorunlu bir güvenlik tedbiriydi.
Doğu Anadolu’da Ruslarla iş birliği yaptığı düşünülen Ermenilerin göç ettirilmesi, cephe gerisi güvenliği için şart görülüyordu.
Talat Paşa, Osmanlı’nın çöküş sürecinde “karar verici ve uygulayıcı” olarak inisiyatif almıştı.
Bu görüşte Talat Paşa, hataları olsa da devletin bekasını sağlamaya çalışan bir millî kahraman olarak yüceltilir.
Ermeni Kaynakları ve Uluslararası İnsan Hakları Yaklaşımı: “Bir Soykırımın Mimarı”
Ancak başta Ermeni tarihçileri, diaspora kurumları ve birçok Batılı akademisyen Talat Paşa'yı çok farklı bir çerçevede değerlendiriyor:
1915 yılında başlayan Ermeni Tehciri, bu görüşe göre aslında sistematik bir etnik temizlik ve soykırım girişimiydi.
Talat Paşa’nın telgraf ve yazışmalarında, tehcirin sadece sevk değil, yok etme amaçlı olduğu iddia ediliyor.
ABD, Fransa, Almanya gibi ülkelerdeki birçok insan hakları kurumu Talat Paşa'yı savaş suçlusu olarak tanımlar.
Özellikle 20. yüzyıl başındaki “soykırım” kavramının hukuki çerçevesine uygun şekilde, Talat Paşa’nın adı birçok yerde "Ermeni Soykırımı" ile birlikte anılır.
Akademik ve Objektif Yaklaşım: “Tarihi Şekillendiren Tartışmalı Bir Aktör”
Modern akademik çevrelerde ise daha soğukkanlı ve çok boyutlu bir yaklaşım öne çıkar. Bu bakış açısına göre:
Talat Paşa, dönemin milliyetçilik, savaş ve parçalanma baskısı altında otoriterleşmiş bir liderdir.
Ne tamamen kahraman ne de sadece bir suçludur; tarihi yönlendiren, karar alan ama ağır sonuçlar doğuran bir figürdür.
1921 yılında Berlin'de, ailesini tehcirde kaybettiğini söyleyen Soghomon Tehlirian adlı bir Ermeni tarafından sokak ortasında vurularak öldürülmüştür.
Talat Paşa'nın ölümü, dönemin küresel vicdanında da çatışan tarih anlatılarının bir yansıması olarak görülür.
Bugün Talat Paşa: Kutuplaşmanın ve Kimlik Mücadelesinin Sembolü
Günümüz Türkiye’sinde Talat Paşa hâlâ çok tartışmalı bir figür.
Bir kesim onu anarken, diğer kesim onun adının yaşatılmasına karşı çıkıyor.
Türkiye’de bazı meydanlara ve kurumlara Talat Paşa adı verilirken,
Avrupa’da birçok yerde onun adı soykırım tartışmaları ile birlikte anılıyor.
Kahraman mı Hain mi?
Talat Paşa hakkında kesin ve tek bir hüküm vermek, hem tarih biliminin doğasına hem de olayların çok boyutlu yapısına aykırı olabilir. Onun kim olduğuna dair verilen yanıtlar, bakış açısına ve tarihsel okumaya göre değişiyor:
Milliyetçi çevreler için bir kurtarıcı,
Ermeni toplumu ve uluslararası insan hakları kuruluşları için bir sorumlu,
Akademik dünya içinse karmaşık ve dönemin ruhunu yansıtan bir figür…