İsrail'in Tahran'a yönelik düzenlemiş olduğu hava saldırılarının ardından İran, karşı saldırıya geçti. Bu durumda, İsrail ordusu ülke genelindeki durumun kritik bir aşamaya ulaştığını ve ülkenin dört bir yanının ateş altında bulunduğunu bildirdi. Olaylar gelişirken, İsrail'de yaşayan halk sığınaklara doluşarak güvenli bir yer aramaya başladı ve yaşananlar, en kötü senaryolar arasında yerini aldı.
İran'ın Saldırıları ve Nükleer Tesisteki Hasar
İran, Fordo ve İsfahan nükleer tesislerinde sınırlı düzeyde hasar meydana geldiğini duyurdu. Bu saldırılar, ülkede nükleer programın güvenliği adına endişeleri artırdı. Özellikle nükleer tesisler, uluslararası ilişkilerde sık sık tartışmalara neden olan bir konu. İran'ın nükleer faaliyetlerini sürdürmesi ve bu faaliyetlerin kontrol altında tutulması, dünya çapında önemli bir sıcak gündem maddesi haline geldi. Bu durumda, saldırılara karşı bir dizi strateji geliştirilmesi gerektiği ön plana çıkıyor. Saldırıların ardından nükleer tesislerde yaşanan hasarın boyutu ve güvenlik önlemlerinin yeniden değerlendirilmesi, İran hükümetinin en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'ndan Açıklama
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK), Natanz Nükleer Tesisi'nde bir radyasyon ve kimyasal sızıntının meydana geldiğini bildirdi. Sızıntının büyüklüğünün, gerekli önlemlerle kontrol altına alınacak seviyede olduğu vurgulandı. UAEK Başkanı Rafael Mariano Grossi, yer altındaki zenginleştirme alanlarına yönelik herhangi bir saldırı izine rastlamadıklarını, ancak güç besleme ünitesine yapılan saldırının santrifüjlere zarar vermiş olabileceğini ifade etti. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi'ne göre İran’ın yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum ürettiği tesisin yok edilmesi konusundaki bilgiler, dünya genelindeki nükleer güvenlik tartışmalarına yeni bir boyut kazandırıyor. Bu durum, İran'ın nükleer kapasitesinin ve mevcut gelişmelerin küresel güvenlik açısından önemini gözler önüne seriyor.